15 Ekim 2011 Cumartesi

DÜN…BUGÜN…YARIN

DÜN…BUGÜN…YARIN

Çok uzun zaman önceydi.
Okadar zaman önceydiki zaman diye bir şey yoktu.
İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.
Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
Bir parçasına dün dedi,diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın.
Sonra fesat karıştı zamana ve insan BUGÜNü unuttu,
DÜNü düşünüp pişman oldu,
YARINı düşünüp telaşlandı,
İşin ilginç yanı tüm telaşları ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.
Farkında olmadan rezil etti BUGÜNünü.
DÜN de BUGÜN için YARIN diyordu.
Bir türlü beceremedi, bir eliyle YARINa, diğer eliyle DÜNe yapıştı.
BUGÜNü eline yüzüne bulaştırdı.
Mutsuz oldu insan.
Ne gariptir ki YARIN’ın telaşını da,
DÜNün pişmanlığını da hep BUGÜN yaşadı;
Ama BUGÜN ‘ü hiç yaşamadı.

Mevlana ,aşağıdaki şiirinde geçmişte yaşamanın sakıncalarını ve içinde bulunduğumuz anın önemini şu dizelerle anlatmaktadır:

Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak, ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa  düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım….

ŞİMDİYİ YAŞA !

Oğuz SAYGIN’ın “ MEVLANA Işığında Düşünce Yönetimi “ adlı kitabından alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder