17 Nisan 2014 Perşembe

HARA VE NEFES

Doğru Nefes alın! Haranızı Uyandırın..
Diyafram nefesi ile Hara Bölgenizi uyandıracağınızı biliyor musunuz? 

Duygularımızın vücudumuzdaki evine dönüş…
HARA göbek deliğimizin iki santim altında yer alan bölge olup, duygularımızın beyni olarak bilinir.
Travmatik bir olay yaşadıysak o olaydan kaynaklanan enerji bloklarını vücudumuzda en fazla depoladığımız bölge olan HARA,  aynı zamanda hareketlerimizin ve yaratıcılığımızın olduğu yerdir.
Hara ile tüm yaşam kaynağı ile bağlanmaya geçeriz. Japonların  harakiri yaparak yaşam okyanusundan ayrıldıkları nokta da HARA dır, bu yüzdendir ki  HARA’ya ‘yaşam okyanusu’ da denir.
HARA masajı karına yapılan  yumuşak,derin bir masaj olup vücuttaki enerjinin açığa çıkması için karındaki çeşitli noktalara dokunarak, kimi zaman  bastırılarak yapılan bir çalışmadır.  Evrenin sevgi bolluğuna , hayata teslimiyete ve sonsuzluğuna açılan bir kapıdır.



PEMBE BALON TEKNİĞİ

PEMBE BALON TEKNİĞİ




Bu meditasyom basit ve şaşılacak şekilde etkilidir.



Alıştırma:

Rahat bir biçimde oturun ya da uzanın, gözlerinizi kapayın ve derin, yavaş ve doğal bir şekilde soluk alıp verin. Giderek daha derinlemesine gevşeyin.

Gerçekleşmesini istediğiniz bir şeyi hayal edin. Onun şimdiden olduğunu imgeleyin. Onu zihninizde olabildiğince açık ve net bir biçimde resmedin.

Şimdi zihin gözünüzde bu hayalinizi pembe bir baloncukla kuşatın; hedeflediğiniz şeyi bu baloncuğun içine yerleştirin. Pembe, kalple ilişkili olan renktir ve eğer bu renk titreşimi imgelediğiniz şeyi kuşatırsa, o size yalnızca varlığınızla kusursuz bir uyum içindeki şeyi getirecektir.

Üçüncü adım, baloncuğu bırakmak ve onun hala vizyonunuzu taşıyarak evrene doğru süzülüp gittiğini hayal etmektir. Bu onu duygusal olarak serbest bıraktığını sembolize eder. O şimdi gerçekleşmesi için gerekli enerjiyi çekmek ve toplamak amacıyla evrende süzülerek dolaşmakta özgürdür.

Yapmanız gereken başka bir şey yoktur.
Çünkü Zihin Gerçekle Hayali Ayırt Edemez.. <3 
F. Handan SENAN






















Sen Özgürsün..

Sen Özgürsün..

 Sonsuz Bolluk ve Bereket Ancak Sınırlarını Kalırdığında Başlar. Sınırların ise Korkuların ve Zihinlerindir.

Korkuların ve Olumsuz Bilinçaltı kayıtların Seni Sınırlı Hale getirir.
Kendini Saksıdan al ve Sınırsızlığını başlat.
Sen Özgürsün, Sen Korkularından Arındığın Kadar Özgürsün.
Sen Kendini, Herkesi korkusuzca Sevdiğin ve Kabul Ettiğin Kadar Özgürsün..
Benim Özgürlüğüm için hiç bir bedel ödemem gerekmiyor.
Ben kendime, kendi özgürlüğümü koşulsuz, karşılıksız ve bedelsiz veriyorum.
Benim özgürlüğüm için kimseye borcum yok.
Ben Evrenin koşulsuz, karşılıksız, ve sınırsız bolluk ve bereketine sınırsız, karşılıksız ve koşulsuz izin veriyorum.
Ben koşulsuz alıyorum, koşulsuz veriyorum.
Başkasından bir şey aldığım ve karşılık veremediğim zaman aciz olmayı kabul ettim.
Koşulsuz ve karşılıksız olarak yenilmeyi kabul ediyorum.
F. Handan SENAN

İş Görüşme Olumlamaları

İş Görüşme Olumlamaları


İş görüşmelerinden keyif alıyorum.

İş görüşmelerinden keyif aldığımı biliyor ve inanıyorum.

İş görüşmelerinden keyif aldığımı kabul ediyorum.

İş görüşmelerinden keyif aldığım için kendimi takdir ediyorum.
İş görüşmelerinden keyif aldığım için şükrediyorum.
 İş görüşmelerinde kendimden eminim.
  
 İş görüşmelerinde kendimden emin olduğumu biliyor ve inanıyorum.

 İş görüşmelerinde kendimden emin olduğum için kendimi takdir ediyorum.

İş görüşmelerinde kendimden emin olduğum için şükrediyorum.


Görüşmeleri sabırsızlıkla bekliyorum.
  
Görüşmeleri sabırsızlıkla beklediğimi biliyor ve inanıyorum.

Görüşmeleri sabırsızlıkla beklediğim için kendimi takdir ediyorum.

Görüşmeleri sabırsızlıkla beklediğim için şükrediyorum.
Bir iş görüşmesinde harikayım.

Bir iş görüşmesinde harika olduğumu biliyor ve inanıyorum.

Bir iş görüşmesinde harika olduğum için kendimi takdir ediyorum.

Bir iş görüşmesinde harika olduğum için şükrediyorum.
Bu işi aldım/ Bu işte çalışmaya başlıyorum.

Bir görüşmede kendimi çok iyi sunuyorum.
  
Bir görüşmede kendimi çok iyi sunduğumu biliyor ve inanıyorum.

Bir görüşmede kendimi çok iyi sunduğum için kendimi takdir ediyorum.

Bir görüşmede kendimi çok iyi sunduğum için şükrediyorum.

Kendimi en iyi yönlerimleışığımla sunuyorum.
  
Kendimi en iyi yönlerimleışığımla sunduğumu  biliyor ve inanıyorum.

Kendimi en iyi yönlerimleışığımla sunduğum için kendimi takdir ediyorum.

Kendimi en iyi yönlerimle ışığımla sunduğum için şükrediyorum.

Görüşmede karşı karşıya geldiğimizde her zaman iyiyim.
  

  
  
Görüşmede karşı karşıya geldiğimizde her zaman iyi olduğumu biliyor ve inanıyorum.
Görüşmede karşı karşıya geldiğimizde her zaman iyi olduğum için kendimi takdir ediyorum.
Görüşmede karşı karşıya geldiğimizde her zaman iyi olduğum için şükrediyorum.


Görüşmede sorular sormak için efor sarfediyorum.
  
     


İnsanlar benim görüşmedeki Başarımdan etkileniyor.
  
İnsanların  benim görüşmedeki Başarımdan etkilendiğini  biliyor ve inanıyorum.

İnsanların  benim görüşmedeki Başarımdan etkilendiğini  kabul ediyorum.

İnsanların  benim görüşmedeki Başarımdan etkilendiği için kendimi takdir ediyorum.

İnsanların  benim görüşmedeki Başarımdan etkilendiği için şükrediyorum.
Bu işi hak ediyorum.
  
Bu işi hak ettiğimi biliyor ve inanıyorum.

Bu işi hak ettiğimi  kabul ediyorum.

Bu işi hak ettiğim için kendimi takdir ediyorum. 
 Görüşmelerde sakinim. 
  

Görüşmelerde sakin olduğumu biliyor ve inanıyorum.
Görüşmelerde sakin olduğumu kabul ediyorum.

Görüşmelerde sakin olduğum için kendimi takdir ediyorum.
Görüşmelerde dinginim İş için en uygun insan benim.


İsteğim(şevkim) görüşmelerde parlıyor.

İsteğimin(şevkim) görüşmelerde parladığını biliyor ve inanıyorum.
İsteğimin(şevkim) görüşmelerde parladığını kabul ediyorum.
İsteğim (şevkim) görüşmelerde parladığı için kendimi takdir ediyorum.
(şevkim) görüşmelerde parladığı için şükrediyorum.
Becerim ve tutkum iş görüşmesinde belli oluyor.

Becerim ve tutkum iş görüşmesinde belli olduğunu biliyor ve inanıyorum.
Becerim ve tutkum iş görüşmesinde belli olduğunu kabul ediyorum.
Becerim ve tutkum iş görüşmesinde belli olduğu için kendimi takdir ediyorum.
Becerim ve tutkum iş görüşmesinde belli olduğu için şükrediyorum.
  
Görüşmede sorular sormak için efor sarfettiğimi   biliyor ve inanıyorum.
Görüşmede sorular sormak için efor sarfettiğim  için kendimi takdir ediyorum.
Görüşmede sorular sormak için efor sarfettiğim  için şükrediyorum.

15 Nisan 2014 Salı

Zihin Gerçek ile Hayali Ayırt Edemez!

Zihin Gerçek ile Hayali Ayırt Edemez!

Dün gece birkaç film seyrettim
Canım çıktı ağlamaktan
O Türkan yok mu? o Türkan
Yine öptürmedi dudaktan


Söz: Ayla Çelik    
Müzik: Gökhan Tepe' ye ait ve Demet Akalın ın söylediği şarkının sözlerinde dediği gibi filmleri seyreder ve sonra ağlarız. 

Kaçımız seyrettiğimiz filmlerden etkilenip ağlamadık? Kaçımız korku filmlerinde yanımızdaki kişiye sarılmamak için zor tuttuk kendimizi veya bar bar bağırmamak için zorladık. Belki de bağırdık.
 Zihin hayal ile gerçeği algılayamaz ve seyrettiğiniz filmleri ve filmde geçen olaylarla kahramanları bir süre sonra gerçekmiş gibi algılamaya başlar. 
Türkan Şoray' ın kocaman siyah gözlerinden damlayan yaşlara  bizim gözyaşlarımızın eşlik etmesi hep bu nedenledir. Kadın veya erkek kahraman filmde rol gereği ölür onun gerçek hayatta yaşadığını bildiğimiz halde kendimizi kaptırır ve o ölüme ağlar, kederleniriz. Kötü kahramanlar, karakter oyuncuları yuhalanır, taşlanır gerçek hayatlarda. Kurtlar Vadisinde Oktay Kaynarca' nın oynadığı karakterin ölüm sahnesini seyreden bir grup sürekli izleyici sonrasında o dizideki kahramanının temsili cenaze namazını kılmıştır .
Zihin gerçekle yalanı ayırt edemez. İkisini de doğru kabul edip kayıt eder. Arabesk şarkıları sürekli dinlemeyin diyen psikolog demeçlerine rastlamışsınızdır. SIR kitabından bu yana hayatımıza söylediklerimizi ve düşündüklerimizi getirdiğimizin bilincine daha çok vardık varmasına ama dizilerin, filmlerin senaryolarına kapılıp yine sürekli olumsuz sahnelerle , şiddet, kan ve kavga dolu , olumsuzluğu benimseten dizileri seyretmekten kendimizi alamıyoruz.
Çocuklarımızla birlikte TV lerin karşısına geçip, Kazalar, kavga ve dövüşlerden bahseden Haberleri ve dizileri hep birlikte seyredip garip bir aile saadeti yaşıyoruz. Kendimizi, kendi halimizi önemsemeyip, eşofman takımlarımızla oturduğumuz yerden Dizi sanatçılarının ne giydiğine bakıyor belki evimizde kuru fasulye bile yemezken muhteşem sofraları ile doyuyoruz. 
Kendimizi ve özellikle çocukları Televizyondan televizyon yüzünden uğradığımız negatif saldırılardan koruyalım. Yapabiliyorsak zihnimize bu seyrettiklerimizin birer hayal olduğunu anlatıp bu yönde ikna etmeye çalışalım. 
zihin tüm duyduklarını gerçek bilip kayıt ediyor. O halde neden gün içinde hayatımızı güzel yaşamamız için ona olumlu telkinler vermeyelim, olumlu ve neşeli filmler seyretmeyelim. Hayat üzülecek kadar ve hatta TV ve filmlerdeki olumsuz olaylara üzülecek kadar uzun değil.
Kıymetini bilin. Öncelikle kendinizi sevin ve Sevdiğiniz kişilerin güzelliklere layık olduğunu bilerek kendinize güzelliklerle dolu anları armağan edin. 
Mümkün olduğunca aşağıdaki cümleleri bilinçaltımıza kayıt edelim. Bu sözler ve daha fazlasına inanması için zihnimizi ikna edelim. 
Ben Yaratıcının özünden gelen zerreyim. Ben yaratıcının bana ve tüm yarattıklarına bahşettiği tüm bolluk bereket ve güzellikleri almayı seçiyorum. Ben kendi değerimi fark etmeyi ve kendi değerime uygun iyilik ve hediyeleri kendime sunmayı seçiyorum. Ben değerliyim. Hayatım Değerli. Her gün benim için bir armağan. Her günü güzellikleri ve gönderdikleri ile kabul ediyor ve takdir ediyorum. 

F. HANDAN SENAN



ÜMİTSİZSENİZ ÜMİT SİZSİNİZ!

Bir Gemi Doğu'ya gider, Biri Batı'ya.
esen aynı rüzgarla;
Hangi yöne gidileceğini belirleyen
Rüzgar değil, yelkendir. 
Ella Wheeler Wilcox


Yelkeni biz ayarlar ve gitmek istediğimiz yöne biz yöneltiriz. İşsiz bir insan için birden fazla yol vardır. Birisi İşsizliğine boyun eğip oturmak. diğerleri ise, İş alternatifleri ile dolu olan yoldur. Ya "Ben bittim, öldüm. bundan sonra bana iş yok" diyerek ağlanıp "kaderim bu" deyip her şeyden vazgeçersiniz. Ya da "Benim için hayatın sonu değil. Bir kapı kapanıyorsa, diğer kapılar açılır. Önemli olan benim kendime olan güvenimi ve inancımı kaybetmemem " der ve harekete geçersiniz. 
Bilinçaltınıza ; İş sahibiyim. Benim için en uygun iş her zaman var" düşüncesini kayıt altına alması talimatını ve "...... tarihinde (tarih belirterek) işe başlıyorum. Benim işim var" mesajını verirseniz bilinçaltınız tüm bedeniniz ve varlığınızla birlikte sizin iş sahibi olduğunuz ve işe gireceğiniz cümlesine odaklanır ve bunu kısa zamanda eyleme dönüştürmek için karşınıza fırsatlar çıkarmaya başlar. 

Asla umudunuzu yitirmeyin. ÜMİTSİZSENİZ ÜMİT SİZSİNİZ!

F. Handan SENAN 

5 Nisan 2014 Cumartesi

Derdimi Söyledim Dermanı Başka yerden Aldım

İnsani duygular taşiyarak yüreğinizi açtiğiniz kişinin, anlattiklarinizi kendi çikarlari için, hatta maddi kazanç sağlamak uğruna kitabinda paylaşmasi sizi ne derece yaralar. "Yok canim bu  yapilir mi?" Bu kadar da olmaz" diyebilirsiniz Satir başinda bahsettiğim konu bana aci verdi. Bu konuda ne yazik ki iyi niyetli olamadim ve güvenerek paylaştiğim sorunlarimin benim iznim olmadan açikça kitabinda anlatilmasina çok üzüldüm. Çünkü Ben derdimi iyileşme umuduyla bir psikoloğa anlatmiştim. Ama psikolog bey, Benden izin alma gereği duymadan anlattiklarimi kullanma nezaketsizliği ile güvenimi, saygimi ve kendisine duyduğum inancimi kaybetmişti. 
Ekonomik krizler bahane edilerek ardarda batan ve kapanan bankalar nedeni ile, Bankacilik mesleğini yarim biraktiğim için yaşadiğim işsizlik sorunlari yüzünden kendimi çokta iyi, değerli hissetmediğim bir dönemde karşilaştiğim ve durumuma yardimci olacağina inandiğim psikolog ünvanli bu kişiye kendimle ilgili o olumsuz hislerimden kurtulmak için yardim istemiş,o nedenle içimi rahatlikla dökmüştüm. Daha sonraki günlerde ondan göremediğim faydayi, kendimi tanima yolculuğumda karşima çikan içsel yolculuk rehberleri sayesinde bulmuş, kendimle ilgili olan gerçeklerin farkina varmiş ve yaşadiğim olumsuzluklara akil yoluyla bahaneler bulup, kendimi acindirmaya, öfkelenmeye ve kirilmaya son verme karari alarak bu yolculuğu başlatmiştim. İçsel çalişmalarim beni iyileştirmiş, kendimi tanimama, kendimi kabul etmeme yardimci olmuştu. 
Olumsuz bildiğim olaylara ilk anda ani ve kizgin tepkiler veriyor olsam da kisa zaman sonra olayin bana yansittiklarini farketmeye başlar başlamaz içime dönüyor, önce korkularimi keşfedip, kendimi, kizdiklarimi affederek beni üzdüğünü düşündüğüm durumlari iyileştirebiliyordum. Bu çalişmalarim sayesinde rahatlamaya başlayarak, hayata ve yaşadiklarima pembe gözlüklerle bakmaya başliyordum.
Benim için iyi bir başlangiçti ve Ben huzura an be an yaklaştiğimin dah çok farkindaydim. Öte yandan psikoloğa anlattiklarimi ve psikologla o doğrultuda bir konuşma yaptiğimi unutuvermiştim. Yillar geçmiş ve Ben kendini sevmeyi öğrenen, değerinin farkina varan, değerli olduğunu daha çok kabul eden bir BEN olmuştum. Kendimi en çok bu halimi seviyordum. Eskiden kalma izler silindikçe ben kendimle  daha fazla övünüyordum. Kendime acimaktan, kendimi olumsuz ve zavalli olarak tanitmaktan çoktan vazgeçmiştim. Zaten öyle değildim ve Ben öyle olmadiğimi biliyordum.
Benim kendimi anlattiğim, kendime ait olumsuz düşüncelerimi paylaştiğim o psikolog yakin tarihlerde kendisini yazar olmaya adayarak, ona derdini anlatan danişanlarinin, diş görünüşlerini de etraflica tarif ederek sorunlarini bire bir anlatarak kitap yaziyorum  diye ortaliğa çiktiğinda yazdiği kitabin ham hali elime geçivermişti. Kitapta beni etraflica tarif eden ve o gün anlattiklarimi yazip bu günkü halime değinmediği bölümü okuduğum anda çok kötü olduğum, kirildiğim için yeniden kendimi bulma serüvenine dönerek içsel yolculuğumu yeni baştan gözden geçirmeye karar vermiştim. 
Kitapta beni anlattiği bölümde benim değersizlik sorunu ile boğuşan, kendisini çok değersiz hisseden birisi olduğumu sokak ağziyla yazan o yarim yazar, yarim psikolog kişiyi uzun bir süre affetmek istemedim. Affederek aslinda ona değil, kendime iyilik yaptiğimi bildiğim halde, affetmeyerek ona aci çektirmeye karar vermiştim. Bu olaydan almam gereken derslerin başinda içimi dökmemem gerektiği, kendimden başka kimsenin bana yar ve yardimci olamayacaği, ağizdan çikan her sözün bu hayatta mutlaka bir iz biraktiği ve bize bir gün mutlaka geri dönebileceğini hakkinda idi. Net bir şekilde güvensizlik korkumu tetiklemiş ve insanlara güvenmemem gerektiğini bana bir kez daha öğretmişti. Artik kendimden başka kimseye inanmamam, dayanak olarak görmemem, destek olmasini veya beni anlamasini beklemem gerektiğini bu sayede çok daha iyi anliyorum artik. Hani sicak kumlardan soğuk denize atladiğinda buz keser  ama ayni zamanda dirilir ve canlaniverir ya insan işte öyle hissetmiştim o anda.  
Dirilmiş, ayilmiş ve kendimi ve iyi tanidiğim insanlari daha iyi tanimaya başlamiştim. Hayat göz açip kapayana dek geçecek kadar kisa sürüyorken, onun beni kitabina malzeme etmesine bozularak, üzülüp, kahrolmaktan vazgeçtim. Kimseyi kendimden öne koymamaya karar verdim. Onlardan daha az veya daha çok hatali/ değerli/ değersiz olmadiğimi anladim. 
Ben kendimle ilgili çok şeyin farkindayim artik. Ben kendimi seviyorum. Kendime inaniyorum.Ben kimsenin tarifi değilim ve Ben diğer insanlarin tarifi olmaktan ve o tarifleri kendim zannetmekten vazgeçiyorum. Kimsenin tarifi değilim. Ben kendim hakkinda eski bildiklerimden vazgeçip yeni bir ben yaratmayi seçiyorum. Çünkü biliyorum ki beni değersiz ve zavalli olarak anlatmaya çalişan kişi benden asla dahaçok değerli ve saygin değil. Aksine kimseye örnek gösterilmeyecek ve bir çok kişi ve meslektaşi tarafindan onaylanmayacak yaşam tarzina sahip. O evli, O Cemaatçi, O Haci ve Haciyla evli, türbanli, üç çocuklu bir kadinla sekreteri olarak işe aldiği 2011 yilindan itibaren ilişki yaşiyor. İşyerini yatakhane gibi kullanan o adami, sekreteri ile o işyerinde seviyesizce din ve ahlak kurallarina uymayan ilişkisi nedeni ile ortaği işten atti. İstanbul da açtiği yeni işyerini yine yatakhane haline getiren o kişi ayni kadini işyerine sözde sekreter, özde metres olarak alip, kadinin kocasina, kendi eşine, kadinin ve kendisin çocuklarina haksizlik yapmaya devam ediyor. 
Öyle bir adamin beni anlamasini beklemek,maalesef benim o zamanki cahilliğimle ilgili ama şu anda Ben kendimi ama daha çok onu iyi taniyorum. Onun gerçek yüzünü gördüğüm için artik kitabim diye çalakalem yazip bastirmak için yayinevi yayinevi gezdiği o yazilarinda benden bahsetmesi umurumda değil. Ben onu taniyorum ve Benden değerli olmadiğini çok iyi biliyorum.
İnsanin kendini bilmesi ve kendini anlamasi kadar güzel bir yeti yoktur. Bu melekesini asla yitirmemeli, kendini tanimaktan kendisiyle barişmaktan vazgeçmemelidir. İnsan ilk önce kendisine gülmeyi başarip, kendisiyle barişarak iç huzuruna eriştikten sonra herkesle ve hayatla iyi geçindiğinin farkina vardiğinda Hayat Sen ne kadar güzelsin demekten kendisini alamayacaktir. O ve yazdiklari benim için hayatin renkleri ve o renkler içinde siyahi seçerek hayatimda siyah ve görünmez olmayi başardi. Gece gibi karanlik ve karanlik içinde görünmez birisi o ve Ben Onu ve kitabini asla tercih etmeyeceğim. Çünkü Ben Değerliyim. Ben Kendi içimde Tam ve Bütünüm. Beni Benden başka kimse üzemez. Ben kendimiüzmeyi asla tercih etmiyorum. 
F. Handan Senan